27 Ocak 2011 Perşembe

1919 yılının sonları Şenpazar Âşıklı Ortaköy’den Mustafa Gülcan































Kurtuluş Savaşı`nda Yunan Başkomutanı Trikopis`i Esir Alan Askerlerden Biri de Kastamonuluydu
1919 yılının sonları Şenpazar Harmangeriş. Muhtara gelen bir emirle civar köylerde ne kadar genç varsa Harmangerişin meydanına toplanır.



Cebrail Keleş / Kastamonu Postası / Aralarında Âşıklı Ortaköy’den Mustafa Gülcan’da vardır. Komutan karşısına dizilen gençleri süzmeye başlar.


—Sen sen sen ayrıl, sizler şu yana diğerleri bu yana geçsin.

Gençler verilen komutları uygular, Komutan bir kez daha emir verir.

—Sizler artık askersiniz.

Şenpazar Âşıklı- Ortaköylü boylu boslu yaman delikanlı Mustafa Gülcan, Harmangerişte başlayıp İzmir’de bitecek olan askerliğine ilk adımını böylelikle atar.



Toplanan asker adayları yola çıkar ilk durak Kastamonu Kışlasıdır. Kısa bir eğitimin ardından Ankara’ya doğru yola çıkarlar. Yolda tavır davranış ve hareketleri komutanları tarafından takdir edilen Mustafa ilk terfisini alır ve Onbaşı olur.

Ordu hareket halindedir.

Memleket yanmaktadır. Hem de bir baştan bir başa.

“Kurtuluş Savaşı, I. Dünya Savaşı`ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu`nun Müttefik devletlerince işgali sonucunda Misak-ı Milli sınırları içinde ülke bütünlüğünü korumak için girişilen çok cepheli siyasi ve askeri mücadelenin adıdır. Ayrıca İstiklal Harbi ya da Milli Mücadele olarak da bilinir.
1919–1922 yılları arasında gerçekleşmiş ve 11 Ekim 1922`de imzalanan Mudanya Mütarekesi ile fiilen, 24 Temmuz 1923`te imzalanan Lozan Antlaşması ile resmen sona ermiştir.”

Mustafa Onbaşı Haymana’da gösterdiği yararlılık ve kabiliyeti ile Çavuş olur.

“ Sakarya Meydan Savaşı için piyadeler Ankara, Kastamonu, Karaman ve Kayseri`de topçular Çankırı`da, süvariler Kırşehir`de yetiştirilmiştir.”

Mustafa Çavuş boylu boslu güçlü kuvvetlidir. Makineli tüfek verirler. Kurtuluş Savaşının tüm safhalarında bizzat bulunur.

Dumlupınar’da, Tınaztepe’de, Uşak, Gediz kısaca tüm cephelerde Şenpazarlı Mustafa Çavuş vardır.

1994 yılında vefat eden gazimizin torunu olan Halil Özkan’ın 1986’da kaydettiği anılarını facebook’ta kendi sesinden dinledim. http://www.facebook.com/group.php?gid=288361562944#!/group.php?gid=288361562944

Oğlu Hüseyin Gülcan’da olayı doğrulayıp babasından duyduğu kadarı ile bana anlattı. Mustafa Çavuş söyleşisinde bozulan düşmanın peşinden Uşağa geldiklerini bir köyde mevzilendiklerini ve bir manga askerle uzaklarda toz kaldıran bir hareket gördüklerini yolu kestiklerini ve 62 süvari askeri esir aldıklarını anlatıyor.

İçinde Yunan Ordularının komutanı da varmış diye ekliyor.

Doğruysa tarihi yeniden yazmak gerekiyor diye düşünüyorum.

“Yunan Başkomutanı Trikopis’in Esir Alınışı
Yunan Başkomutanı Trikopis’de 1952 yılında Atina’da kendisi ile röpörtaj yapan gazeteci Hıfzı Topuz’a esir olmasını şöyle anlatır.
— Türk ordusunun bu beklenmedik kuvveti karşısında birliklerimiz perişan olmuştu.
Yan birliklerle de irtibatı kaybetmiştik. Cephanemiz tükenmek üzereydi. Neşrettiğim bir günlük emirle sonuna kadar muharebeye devam edilmesini askere tebliğ etmiştim. Vaziyetimiz gittikçe müşkülleşiyordu. Asker yorgundu. Kimsede muharebeye devam arzusu kalmamıştı. Birinci Dünya Savaşı`ndan beri durmadan çarpışan Yunan ordusunun maneviyatı hayli sarsılmıştı. Halk artık savaştan bıkmıştı.
Askeri zorla, inanmadığı bir gaye uğrunda muharebeye sürüklemekteki güçlük harbin en çetin meselelerinden birini teşkil eder. Ordunun adım adım hezimete yaklaştığını hissediyorduk. Her tarafımız Türklerle çevrilmişti. Esir olacağımızı anlıyorduk. Bizde kılıcı düşmana teslim etmek küçüklük sayılır. Vaziyetin kötüye gittiğini gören yaverim bir ara yanıma gelerek:
— Generalim, kılıçlarımızı imha edelim`` diye teklifte bulundu. Kılıcımı kendisine verdim. Aldı ve parçaladı. Firar fayda etmedi, ordu perişan olmuştu.
Bu esnada atım da vurulmuştu. Başka bir ata binerek kaçmaya ve çemberi yarmaya teşebbüs ettim. Fayda etmedi. Türklerin içine düştüm. Esir oldum. Beni yakalayanlar hüviyetimi almakta güçlük çekmediler. Üzerimde bir revolver vardı. Derhal bunu anladılar. Bizde süvarilerin kılıcı atların eğerine bağlıdır. Benim bindiğim atta da böyle bir kılıç bulunuyordu. Askerler bunu da benim kılıcım zannıyla müsadere ettiler. http://www.kocatepegazetesi.com/haberdetay.asp?id=44146

“30 Ağustos 1922′de Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Muharebesi’nde bozguna uğrayan Yunan Ordusu’nun büyük bir kısmı, Dumlu, Büyükoturak, Banaz, Kızılhisar ve Kapaklar üzerinden Uşak’a doğru çekilirken Yunan orduları başkomutanı General Trikopis’in de içinde bulunduğu büyük bir birlik, Comburt Ovası’nı geçerek 2 Eylül 1922 günü Aşağıkaracahisar köyüne gelmişti.
Aynı gün 5. Kafkas Tümeni’ne mensup birlikler, muhtelif savaşlar vererek ve Elma Dağı’nın güneydoğusunda bulunan Göğem Köyü’nün doğu yakasına yaklaştığında, Karacahisar ve Çamyuva (Mıngırap) köylerinin yanmakta olduğu haberini almışlardı.
Bir müddet sonra küçük rütbeli bir Yunan subayı, tümen kumandanının yanına gelerek General Trikopis’in teslim olmaya karar verdiğini söyledi. 5. Kafkas Fırkası Kumandanı Dadaylı Halit Bey, Liva Komutanı Hopalı Ali Rıza Bey’e Yunan subayının getirdiği haberi bildirdi ve gidip Yunanlıları teslim almasını emretti.
2 Eylül 1922 gecesi saat 22.30 sıralarında Süvari Bölüğü Komutanı Sivaslı Yüzbaşı Ahmed Bey, esir generaller ile maiyetlerini Bölmeli Tepe’deki (Çakmaklı Tepe) 5. Kafkas Fırkası Komutanı Albay Dadaylı Halit Bey’in (Halit Akmansü) yanına getirdi. http://tr.wikipedia.org/wiki/U%C5%9Fak_(il) ”

Kastamonu-Şenpazarlı Mustafa Çavuşunda içinde bulunduğu bir bölük askerin yakaladığı Yunan Orduları komutanı Trikopis, yine Kastamonu-Dadaylı Miralay Halit Akmansu’ya teslim edilir.

Şenpazar-Aşıklı’da derler ki bu köydeki hangi kapıyı çalarsanız çalın her evden bir şehit, ya da gazi hikâyesi bulursunuz.

Şenpazar âşıklıda kardelenler açmış dediler gittim. Küçücük boynu bükük bir kardelen ararken, öyle bir kardelen buldum ki değeri ölçülemez.

Şenpazar’da Âşıklı köyünde yamaçtaki mezarlıkta, kardelenler arasında yatan bir kardelen var.

Adı Mustafa, rütbesi çavuş, O İstiklal Madalyalı bir kahraman

O bir Şenpazar kardeleni.(Şenpazar Kardeleni endemik bir türdür.)


Cebrail KELEŞ

Kastamonu postası

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder